Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu. - Many students were present at the lecture. Onun dersleri korkunç sıkıcı. - His lectures are terribly boring. During class today the professor delivered an interesting lecture. 20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. lecture ne demek
Öğrenciler amfiye akın ettiler. - The students streamed towards the lecture hall. Bana ders anlatmak zorunda değilsin. - You don't lecture ne demek have to lecture me. Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz? - Don't you just hate unorganized lecturers?. Öğrencilerden çoğu profesörün konferanslarını hazırlarken daha lecture ne demek fazla zaman harcaması gerektiğini hissettiler. - Many of the students felt that the professor should have spent more time preparing his lectures.
Onbahis
Ben edebiyat üzerine ders lecture ne demek vereceğim. - I will lecture on literature. Okutman döndüğünde o gizlice sınıftan kaçtı. - When the lecturer turned round, he sneaked out of the classroom. Onun konferansları çok uzun. - His lectures are very long.
Öğrencilerden çoğu profesörün konferanslarını hazırlarken daha fazla zaman harcaması gerektiğini hissettiler. Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz? - Don't you just hate unorganized lecturers?. Onun dersleri korkunç sıkıcı. - His lectures are terribly boring.
Beşiktaş Başakşehir Ziraat Türkiye Kupası Hangi Kanalda
Konuşmacı mesajını dinleyicilere anlatamadı. - The lecturer lecture ne demek couldn't get his message across to the audience.
Ininal Atm Para Yükleme
20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme lecture ne demek seçeneği.
1999-2023 Sesli Sözlük. Çok sayıda öğrenci konferansta lecture ne demek hazır bulundu. - Many students were present at the lecture. Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu. - The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner. Ders saat 8'de başlar. - The lecture starts at 8 o' clock.
Okutman döndüğünde o gizlice sınıftan kaçtı. - When the lecturer turned round, he sneaked out of the classroom.
Betexen Güvenlik
Ben edebiyat üzerine ders vereceğim. - I will lecture on literature. Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım. - Specifically, lecture ne demek I'm a university lecturer. Bilimci evrenin yapısı üzerine bir ders verdi. - The scientist gave a lecture on the structure of the universe.
Konferansçının belâgatlı konuşmasından derinden etkilendik. - We lecture ne demek were deeply impressed by the lecturer's eloquent speech. Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz? - Don't you just hate unorganized lecturers?.
Zamanlar
Bana ders anlatmak zorunda değilsin. - You don't have to lecture me. lecture ne demek
Konferanslar hakkında hassassın. lecture ne demek - You are sensitive about lectures. Senin tarafından ders verilmem gerekmiyor. - I don't need to be lectured by you. 1999-2023 Sesli Sözlük. Konuşmacı hızlı konuştuğu için az sayıda kişi onu izleyebildi.
Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu. Onun Waseda'daki son konferansı evi aşağı indirdi. - His last lecture at Waseda brought down the house. lecture ne demek Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.